Welcome to Our Website

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türk Kadınının Seçme ve Seçilme Hakkının 89. Yıl Dönümü Programı’nda konuştu Açıklaması

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM’de şu anda kadın milletvekili oranının yüzde 20,1 olduğunu belirterek, “Büyük bir merhaledir ama yeter mi? Yetmez. Önümüzdeki dönemlerde Türk kadınlarının çok daha güçlü bir temsille TBMM içerisinde yer almasını arzu ediyoruz, bunun için hep beraber çalışıp gayret göstereceğiz.” dedi.

Kurtulmuş, Meclis Tören Salonu’nda düzenlenen Türk Kadınının Seçme ve Seçilme Hakkının 89. Yıl Dönümü Programı’nda konuştu.

Gazi Meclis çatısı altında bu önemli ve tarihi günü, anmanın ötesinde, kadınların Türkiye’nin geleceğindeki rolünün ve Türk siyasi hayatına katılımının öneminin ortaya konulması ve kadınların toplumun her kesiminde daha güçlü bir şekilde yer almasını temin etmenin bir müzakeresi olarak görmek gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Başkanı Çiğdem Erdoğan Atabek ve KEFEK üyelerine teşekkür etti.

TBMM Tören Salonu’nun girişinde açılan, AA foto muhabirlerinin fotoğraflarından oluşan “Gazze’de Kadın Olmak” konulu sergiye işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fevkalade anlamlı, duyarlı bir şekilde hazırlanmış olan sergi dolayısıyla teşekkür ediyorum. İçimiz sızlayarak her bir resmin önünde dakikalarca durup izlememiz gereken bir sergi. O kadınların yüzündeki ifadeler, her birisinin saatlerce konuşulacak kadar anlatılmaya değer acıları, hepimizin içini burkuyor. İnsanlığın vicdanında bir kara leke olarak yer alıyor. O resimleri çeken, kendileri de belki iki üç dakika sonra ölmeyi göze alarak vazife aşkıyla orada bulunan Anadolu Ajansından değerli arkadaşlarımıza da yürekten teşekkür ediyorum. Geçen hafta Anadolu Ajansı muhabiri bir kardeşimiz, Gazze’deki bombalamalar sırasında şehit oldu. Kendisine Cenabıallah’tan rahmet diliyorum.”

Kurtulmuş, Gazze’de yaşamını yitirenlerin sayısının 20 bini aştığının tahmin edildiğini ve yıkıntıların altında binlerce insanın var olduğunun bilindiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Bunların arasında çok önemli bir kısmının, yüzde 70’nin kadınlardan ve çocuklardan oluştuğu Gazze şehitlerinin hepsine Cenabıallah’tan sonsuz rahmet diliyorum. Bu insanlık dramı karşısında sessiz kalan, dili olup konuşmayan; aklı olup bu zulme, bu soykırım boyutlarına varmış katliama karşı herhangi bir fikir söylemeyen, eli bu zulmü durdurmayan, mazluma el uzatmayanları da insanlık adına kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Yine aynı şekilde dünyanın neresinde olursa olsun kalbinde azıcık insanlık sevgisi olan ve kendisini büyük insanlık aleminin bir ferdi olarak hisseden, sokaklara çıkarak ya da bulundukları platformlarda İsrail’in bu zulmüne karşı durarak kendi duygularını ifade eden bütün kahramanları da bütün insanlık cephesinin mensuplarını da saygıyla selamlıyorum.”

“Düşünce kodları itibarıyla ‘Adem’i yoldan çıkartan Havva öğretisi’ üzerine kurulmuş”

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkıyla ilgili anayasa değişikliğinin, o dönem Meclisteki milletvekillerinin tamamının oylarıyla kabul edildiğini dile getirerek, “Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun 10. ve 11. maddelerinin değiştirilmesiyle ilgili teklif, aslında Türk siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasını da ortaya çıkarmıştır. Seçme yaşının 22’ye, seçilme yaşının da 30’a indirilmesi o günkü Türkiye için önemli bir yenilik, önemli bir gelişmeydi. Şimdi Allah’a çok şükür bir adım daha ileriye gittik. Seçme ve seçilme yaşını 18’e indirerek Türk kadınının önünü açtığımız gibi Türk gençlerinin de önünü açmış olduk. Bunun Türkiye için fevkalade büyük bir kazanım olduğunu bir kere daha ifade etmek isterim.” diye konuştu.

Batı’da çok ileride olduğu zannedilen ülkelerle kıyaslandığında, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını daha önce kazanıldığına işaret eden Kurtulmuş, Batı’da bu konuda 50, 60, 70 yıl mücadeleler verildiğini; bu büyük mücadelelerden sonra kadınların seçme ve seçilme hakkını kazandığını anlattı.

Türkiye’nin görece olarak çok daha kısa süre içerisinde seçme ve seçilme hakkını kadınlara vermiş olmasının, daha doğrusu kadının seçme ve seçilme hakkını kendisinin almış olmasının, tarihi bakımdan fevkalade önemli bir dönüm noktası olduğunu” vurgulayan Kurtulmuş, bunun birçok sebebi bulunduğunu, kendisinin iki temel sebebin altını çizmek istediğini söyledi.

Numan Kurtulmuş, bu kadar erken seçme ve seçilme yaşına sahip olunabilmesinin ilk nedeninin, milletin zihin kodlarından kaynaklandığını belirterek, Türk toplumunun en başından ve İslam ile şereflendikten sonra Müslüman Türk milletinin geleneklerinde de Türk kadınının her zaman yönetimin içerisinde bulunduğunu, ülkenin yönetimiyle ilgili meselelerde söz sahibi olduğunu, toplumsal yaşamın içerisinde yer aldığını kaydetti. Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Burada bilinen kadın hakları tezlerine aykırı bir şekilde şunu ifade etmek isterim: Şu anda kadın hakları meselesinde dünyanın önde gelen fikriyatına sahip olduğunu iddia eden Batı medeniyetinde esas itibarıyla grekoromen anlayış, tabiri caizse kadına borç yükü içerisindedir, yani bir özür borcu vardır. Çünkü düşünce kodları itibarıyla ‘Adem’i yoldan çıkartan Havva öğretisi’ üzerine kurulmuş bir kadın erkek ilişkisi söz konusudur. Bizim medeniyetimizde, kültürümüzde ise kadın ve erkek, yaradılışta birbirinin eşi, birbirinin tamamlayıcısı olan, birbirleriyle birlikte ailede ve toplumda görev taksimi içerisinde eşdeğer olarak yer alan iki önemli varlıktır. Dolayısıyla burada bugün özellikle kadın hakları konusunda bazı özür dilemeci tavırların esas itibarıyla tam da bu ‘Adem Havva kompleksi’nden kaynaklandığının altını çizmek isterim.”

“Kadınlar, Meclis’te 18 milletvekiliyle temsil edildi”

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türk milletinin zihin kodlarında, kadının, yönetimde var olan, sözü dinlenen, aile içerisinde ve toplumun diğer kesimlerinde itibar edilen, bu anlamda her zaman toplumun içerisinde aktif bir şekilde yer aldığını ifade etti.

Selçuklu ve Osmanlı sultanlarının annelerinin, hatta önceki dönemlerde Kül Tigin’in annesinin toplumu yöneten bir kadın olduğunun altını çizen Kurtulmuş, mezarı Erzincan’da bulunan ve “Erzurum Melikesi” olarak adlandırılan Mama Hatun’un bizatihi kendisinin o zamanki devlet teşkilatı içerisinde devlet yönetici olduğunu anımsattı. Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yine aynı şekilde bu düşünce kodlarına sahip olmamızın, kadının toplumsal rollerinin benimsenmesinde fevkalade kolaylaştırıcı bir rolü olduğunu söylemek isterim. İkinci önemli mesele de 1934’e gelene kadar Türk kadınının ve Türkiye’nin içinden geçtiği cemiyet hayatının büyük tecrübeler, büyük mücadeleler, büyük birikimler içerisinde kadın hakları ve kadının varlığı konusunda fevkalade ciddi bir siyasi müktesebat elde ettiği gerçeğidir. Tanzimat’tan itibaren başlayan süreç içerisinde ve ardından yenileşme hareketleriyle birlikte her alanda kadının önünün açıldığını, daha doğrusu kadının kendi önünü kendinin açtığı yakın tarihimize ait bir birikime sahibiz.”

Kadınlar tarafından kurulan Nisvan Cemiyetini, kız öğretmen okullarını örnek gösteren Kurtulmuş, cemiyet hayatındaki dernekleriyle, vakıflarıyla ve yardımlaşma sandıklarıyla, kadınların Türk toplumunun içerisinde fevkalade aktif şekilde yer aldığını vurguladı. Kurtulmuş, kadınların, 1934’e gelmeden, belediye meclisi ve muhtar olarak seçilebildiğini hatırlatarak, elde ettikleri bu tecrübeyle Mecliste 18 kadın milletvekiliyle temsil edildiğini anlattı.

Kurtulmuş, Türk kadınının, sadece toplumsal hayattaki varlığı dolayısıyla değil aynı zamanda toplumdaki yardımlaşma duygularını yönetme becerisi bakımından da kayda değer üstün bir başarının sahibi olduğunu dile getirerek, Osmanlı dönemindeki yardımlaşma sandıklarının hemen büyük çoğunluğunda kadınların etkin ve egemen olduğuna işaret etti.

Kurtulmuş, “İstanbul’da Bezmialem Valide Sultan’ın kazımış olduğu o büyük kültürel ve yardım faaliyetlerinin hala günümüze kadar gelmiş olması, kadınlar adına övünç vesilesi sayılacak önemli kazanımlarımızdan birisidir. Aynı şekilde Milli Mücadele sırasında Türk kadınının bir kenarda oturup sadece dua ederek değil, meydanlarda, cephede, cephenin gerisinde, yeri geldiğinde de cephenin önünde savaşmış olduğu, Milli Mücadele’nin en önemli kahramanları arasında yer almış olduğunu biliyoruz. Nene Hatun’u ve Kara Fatma’yı; bu sayısız, binlerce, on binlerce, yüz binlerce kahraman Türk kadınından sadece ikisi olarak adını anmak herhalde bizim için bir büyük vazifedir.” değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, bir taraftan toplumsal hayatın içerisinde var olan, diğer taraftan Milli Kurtuluş Mücadelesi’nin en önünde yer alarak ciddi bir şekilde toplumsal hayatta öncü olan kadınları rahmetle ve şükranla yad etti.

“Tempo tutularak dışarıya atıldığını dün gibi hatırlıyoruz”

TBMM Başkanı Kurtulmuş, kadınların seçilme hakkını elde etmeleri üzerine 18 kadın milletvekilinin Mecliste yer aldığını ve kadınların temsil oranının yüzde 4,2 olarak gerçekleştiğini belirterek, “Şu andaki TBMM’de kadın milletvekili arkadaşlarımızın oranı yüzde 20,1. Büyük bir merhaledir ama yeter mi? Yetmez. Önümüzdeki dönemlerde Türk kadınlarının çok daha güçlü bir temsille TBMM içerisinde yer almasını arzu ediyoruz, bunun için hep beraber çalışıp gayret göstereceğiz.” diye konuştu.

Kadının sadece siyasette değil hayatın her alanında var olmasının esas olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

“Bunun için Türk kadınının önündeki bütün ayrımcılıkların kaldırılması, siyasetin başından beri bir numaralı ödevi olmuştur ve bundan sonra da öyle olmak zorundadır. Türk kadınlarının, eğitim, istihdam, özellikle kamu görevi alanında, özellikle milletvekili seçilerek TBMM’de temsil edilme noktasında maalesef zaman zaman fevkalade yanlış kesintilerin muhatabı olduğunu biliyoruz. Bu çerçevede 28 Şubat sürecinde yaşananları sadece bir hatırlatma olarak gündeme getirmek istiyorum. O zaman bir tek milletvekiline dahi müsaade edilmediğini, tempo tutularak dışarıya atıldığını dün gibi hatırlıyoruz. Aynı şekilde bir tek öğretim üyesine müsaade edilmediğini, üniversitelerin dışına atıldığını, benzer şekilde bırakın kamu görevi yapan başörtülü insanların varlığına tahammül edememek, ülkenin halk oyuyla seçilmiş olan başbakanının eşinin bile resmi toplantılara sokulmadığı zamanları dün gibi hatırlıyoruz. Ümit ediyoruz ve öyle inanıyoruz ki bir daha Türkiye, böylesine çağ dışı günlere geri dönmeyecektir. Türk kadını, ister kültürel ister yaşam tarzı farklılıklarıyla, ne olursa olsun farklılıklarıyla toplumun içinde yer alacak, eğitim alanında iş, kültür, sanat, spor dünyasında, hiç şüphesiz siyaset dünyasında da layık olduğu yeri alacaktır.”

TBMM’de bu dönemde bir ilkin yaşandığını vurgulayan Kurtulmuş, “TBMM’nin ilk kadın Genel Sekreter Yardımcısı Kübra Teymur hanımefendi burada, aramızda. Kendisine de Türk kadınları adına Mecliste görevinde başarılar diliyorum.” ifadelerini kullandı.

“Kadın haklarından bahsetmek aileyi zayıflatmaz”

TBMM Başkanı Kurtulmuş, kadın ve erkek rol çatışması üzerine oturan bir aile anlayışının, Türk toplumsal yapısına ve kültürel kodlarına uygun olmadığını söyledi.

Kadın ve erkeğin, hayatta rekabet içerisinde, hatta düşmanlık ilişkisi içerisinde iki unsur olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, “Tam tersine toplumu bütünleştiren, aile yapısını oluşturan, bunun dışında da ana direğini oluşturan, birbirlerinin rollerini tamamlayan, aynı toplumsal şemsiye altında bulunan bir bütünün parçalarıdır.” diye konuştu.

Kadın haklarından bahsetmekle aile değerlerinden bahsetmenin, sanki birbirleriyle çelişen, çatışan ve rekabet eden iki farklı siyasal alanmış gibi ele alındığını ifade eden Kurtulmuş, “Kadın hakları, her bakımdan yaradılışta erkekle eşit haklara sahip olan kadının, eksiltilmiş olan haklarının yerli yerine oturtulması, hakkının teslim edilmesi için verilen büyük ve ortak mücadelenin ortak adıdır. Bu anlamda kadın ve erkeği ya da toplumun farklı kesimlerini ayırt etmek, bir cahiliye adetidir.” dedi.

Numan Kurtulmuş, kadın haklarıyla ailenin gelişmesini de birbirinin rakibi iki alan olarak görmenin yanlış ve tutarsız bir tavır olduğuna işaret ederek, kadının güçlü olmasının, ailenin zayıflaması anlamına gelmediğini; ailenin güçlendirilmesinden bahsetmenin de kadını zayıflatmak anlamına hiç gelmediğini söyledi.

Kurtulmuş, “Hakim olan modern öğretinin aksine kadın haklarından bahsetmek aileyi zayıflatmaz, aile değerlerinden bahsetmek de kadını zayıflatmaz, geriletmez. Onun için diyoruz ki ‘güçlü aile güçlü kadın.’ Bunlardan bir tanesi zayıf olursa toplumun ayağı aksak olur. İnşallah güçlü aile güçlü toplumu ortaya çıkarmak için çalışacağız, gayret edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Gelecek dönemde kadınların haklarının ve ailenin daha güçlü hale getirilmesi için çalışmalar gerçekleştireceklerini dile getiren Kurtulmuş, “İnşallah bu toplantılar vesilesiyle ‘Sözü güçlü, gücü tesirli Türkiye Yüzyılı’nın, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının kadınlar için çok daha güçlü, başarılı, fırsatların ortaya çıkarıldığı yeni bir dönem olmasını temenni ediyorum.” dedi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, törenin sonunda AK Parti Kurucu Üyesi ve 22. Dönem Ankara Milletvekili Remziye Öztoprak’a plaket verdi.

Öte yandan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve beraberindekiler, program öncesinde “Gazze’de Kadın Olmak” adlı fotoğraf sergisini gezdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir