Küresel sermaye hareketlerinin sınırlı seyrettiği bir döneme Türkiye, seçim ve depreme rağmen bu yılın ilk yarısında 4,8 milyar dolar uluslararası yatırım çekti. Türkiye’ye yatırım yapma konusunda genel eğilimin bu yıl da korunduğu görünüyor. AB ülkeleri, yüzde 56 pay ile Türkiye’ye gelen sermaye girişlerinde birinci kaynak bölge olmaya devam etti. Ülkeler düzeyinde bakıldığında, toplam yatırım sermayesi girişlerinin yüzde 23’ünü yapan Hollanda birinci sırada yer aldı. Hollanda’yı, yüzde 15 ile Rusya, yüzde 13 ile BAE, yüzde 7 ile Almanya ve yüzde 7 ile İrlanda takip etti.
Toptan ve perakende ticaret, elektrik üretimi 2023’ün ilk 6 ayındaki yatırım sermayesi girişlerinde öne çıkan sektörler oldu. Bu sektörlere ek olarak, geçen sene de öne çıkan alanlardan biri olan bilgi ve iletişimde yatırım girişleri devam etti. Rakamları değerlendiren Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Engin Aksoy, Türkiye’nin küresel uluslararası doğrudan yatırım akımlarından yüzde 1,5 pay alma hedefi bulunduğunu ifade etti. Aksoy, mevcut rakamların Türkiye’nin potansiyelini tam olarak yansıtmadığını söyledi.
Türkiye’ye bu yılın ilk 6 ayında 4,8 milyar dolar düzeyinde uluslararası doğrudan yatırım girişi gerçekleştiğini bildiren Aksoy, “Bu yatırımların 2,5 milyar doları birleşme, satın alma veya sıfırdan gibi yatırım sermayesi girişleri. YASED üst yöneticilerine yönelik gerçekleştirdiğimiz PULSE anketimizin haziran dönemi sonuçlarına dayanarak önümüzdeki 6 ayda makroekonomik istikrar ve düzenleyici çerçevede yaşanabilecek iyileşmelerin en az 7,1 milyar dolarlık ek bir yatırım sermayesi girişini tetikleyebileceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.
Uluslararası firmaların yatırım yapacakları ülkeyi seçerken pazar büyüklüğü, iş ortamının sofistikasyonu, insan kaynağı, maliyetler, altyapı ve lojistik, vergi ve teşvikler, düzenleyici çerçeve, yatırım yeri uygunluğu, ekonomik ve politik risk göstergelerindeki performansı göz önünde bulundurduğunu ifade eden Aksoy, “2018’den beri düzenli olarak yenilediğimiz Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Açısından Rekabetçilik Analizi çalışmamızda, Türkiye ile birlikte yatırım kararlarında kısa listeye alınan ülkelerin performanslarını, bu kategorilerin her biri özelinde yakından takip ediyoruz” dedi.
YASED Başkanı Aksoy, Türkiye’nin; içerisinde bulunduğu bölgede nüfusu ve Gümrük Birliği’nin de katkısıyla yoğun ticaret ilişkileri içerisinde olduğu AB pazarına yakınlığı ile önemli bir yatırım destinasyonu olduğunu vurguladı. Türkiye’nin, rekabet içerisinde olduğu Polonya ve Macaristan gibi ülkelere kıyasla maliyetlerin daha düşük bir ülke olduğunu belirten Aksoy, şu değerlendirmede bulundu: “Genel olarak vergi ve teşvikler, kıyaslanan ülkelere göre Türkiye’de halen bir cazibe unsuru. Her ne kadar potansiyelinin tamamını kullanamasa da Türkiye’nin avantajlı olduğu diğer alanlar ise insan kaynağı ve altyapı.”
Aksoy, Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırımlar açısından rekabetçiliğinin artırılmasında en önemli rol oynayan iki temel unsurun, hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı öngörülebilir bir düzenleyici çerçevenin temini ve ülkeyi yüksek gelirli ülkeler grubuna taşıma vizyonuna sahip makroekonomik istikrarın sağlanması olduğunu düşündüklerini ifade etti. Aksoy, “Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın da özellikle belirttiği, ekim ayında meclis gündemine sunulması planlanan Yatırım Ortamı Mevzuat Paketi içinde bu konuları neticelendirme imkanı bulabilirsek ülkemizin uluslararası doğrudan yatırım rekabetçiliğini artırma konusunda önemli bir mesafe katedeceğimizi düşünüyorum” diye konuştu.
