2025-2026 Adli Yıl Açılış Töreni | TBB Başkanı Sağkan: Hukuk devleti ilkesi temelden sarsılıyor

T24 Haber Merkezi

Yeni adli yıl açılışında konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, “Yurttaşların adalete ve demokratik kurumlara olan inancını aşındıran uygulamalar, hukuk devleti ilkesini temelde sarsmakta, anayasal sınırların belirsizleşmesine ve keyfi uygulamaların önünün açılmasına neden olmaktadır” dedi. Törende konuşan Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, “Yargı alanında bir an önce çözüme kavuşturmamız gereken 2 husus var” diyerek, “Bunlar; dava dosya sayısının azaltılması ve karar süresinin kısaltılmasıdır” ifadelerini kullandı. 

2025-2026 Adli Yıl Açılış Töreni, Yargıtay Başkanlığı’nda yapıldı. Törene Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan katıldı.

Sağkan: Hukuk devleti ilkesi temelden sarsılıyor

Törende konuşma yapan TBB Başkanı Erinç Sağkan, adalet sisteminde gördükleri eksiklikleri ve önerilerini sıralayarak, şunları söyledi:

“Kenze’nin ifade ettiği üzere hukukun üstünlüğü ile demokratik meşruiyet aynı zincirin halkalarıdır. Halk iradesi ancak bağımsız mahkemelerce güvence altına alındığında anlamını korur. Aksi halde çoğunluk keyfiliğin aracına dönüşür. Bu haliyle bakıldığında monarşik dönemin iktidarını sınırlamak üzere ortaya konan kuvvetler ayrılığı ilkesinden bugünün demokratik hukuk devleti bakımından anlaşılması gereken kuvvetlerin birbirinden tamamen izole şekilde ayrılması değil, birbirlerinin faaliyetlerini karşılıklı olarak denetlemeleri anlamında kuvvetlerin bölünmesidir.

Bu çerçevede bir değerlendirme yaptığımızda, yönetim sistemimizde kuvvetlerin birbirini denetleme fonksiyonları bakımından sorun yaşandığını ve bu sorunun bazı hukuka aykırı uygulamalarla birlikte hukuk devleti ilkesi ve demokrasi bakımından son derece olumsuz bir tablo ortaya çıkarttığını ifade etmeliyim.

Bu kapsamda son dönem örneği olarak belirtecek olursak, bazı il ve ilçelerin seçilmiş belediye başkanları hakkında yürütülen soruşturmalardaki hukuka aykırı uygulamalar ve yine kayyım uygulamaları sadece ilgililerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmekle sınırlı kalmamakla aynı zamanda sahip oldukları halk iradesi temsili nedeniyle anayasal demokrasiye de ağır zarar vermektedir. Bu durum demokratik hukuk adaleti ilkeleri açısından endişe veren bir tablo ortaya koymaktadır.

Altını çizerek ifade etmek isterim ki bir hukuk devletinde kimse hukukun üstünde olmadığı gibi layüsel de değildir. Ancak davet halinde geleceği bilinen kişilere gözaltı uygulaması yapılması, tutuklama tedbirinin istisna olmaktan çıkıp cezalandırılmaya dönüşecek şekilde ölçüsüz uygulanması, masumiyet karinesini, lekelenmeme hakkını ve gizlilik ilkesini ihlal eden görüntü ve bilgi paylaşımı, makûl süre içinde iddianamelerin hazırlanmaması, ciddi sağlık sorunu bulunanlar bakımından adli kontrol hükümlerinin uygulanmaması gibi hukuka aykırı uygulamalar ceza adalet sistemine karşı derin ve yaygın bir güvensizlik oluşturmaktadır.

Mehmet Pehlivan’ın mesleki faaliyetleri sebebiyle soruşturmaya konu edilerek tutuklanması, bağımsız savunmayı etkisiz kılma çabasının yanında savunma hakkının, haliyle adil yargılanma hakkının açık ihlâlidir.

Yurttaşların adalete ve demokratik kurumlara olan inancını aşındıran bu uygulamalar, hukuk devleti ilkesini temelde sarsmakta, anayasal sınırların belirsizleşmesine ve keyfi uygulamaların önünün açılmasına neden olmaktadır.

Unutulmamalıdır ki anayasanın 36. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 maddesiyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı sadece şüpheli ya da sanığa değil toplumun adalet duygusuna karşı da yerine getirilmesi gereken bir yükümlülüktür.”

Kerkez: Dava dosya sayısı azaltılmalı, karar süresi kısaltılmalı

Sağkan’ın ardından kürsüye çıkan Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, “Ülkemizde yargı alanında bir an önce çözüme kavuşturmamız gereken 2 husus vardır. Bunlar; dava dosya sayısının azaltılması ve karar süresinin kısaltılmasıdır” diyerek, şöyle devam etti:

“Çok sayıda dava açılmasının ve yargılama süresinin uzun olmasının sebeplerinin iyi tahlil edilerek, çözümlerinin tespit edilmesi ve ihtiyaç halinde mevzuat değişiklikleriyle bu çözümlerin hayata geçirilmesi gerekir. Ancak, geçici bir rahatlama sağlayan, sorunun bütününü kapsamayan tedbir ve uygulamalar yerine kök sorunun çözümüne yönelik düzenlemelerin yapılması noktasında yoğun çaba sarf etmeliyiz. Çünkü, birçok zaman sorunun temelini ve genelini çözmeye yaramayan tedbirler ve uygulamalar, yeni sorunlara yol açmaktadır.

Mümkün olduğu kadar, vatandaşlarımızın dava açılmasına ihtiyaç duymayacağı veya dava açmak mecburiyetinde kalmayacağı şekilde düzenlemeler yapılması son derece önemlidir. Bunun sağlanabilmesi ise her türlü huki ilişkinin mevzuatla çerçevesi çizilmiş, şekil şartlarına uygun olarak ve ileride ispat şartını sağlayıcı nitelikte yapılması gerekir.”